Estetik amaçlı tıbbi müdahaleler eski çağlardan beri uygulanmaktadır. Estetik cerrahi özellikle, birinci ve ikinci dünya savaşı sırasında yaralanan kişilerin vücutlarında meydana gelen bozuklukları düzeltmek, doku ve organ kayıplarını onarmak için yapılan ameliyatlar sayesinde büyük bir gelişim göstermiştir. Bu şekilde estetik alanında başlayan çalışmalar son yıllarda tüm dünyada büyük bir ilerleme kaydetmiş ve estetik ameliyat olanların sayısı gözle görülür oranda artış göstermiştir. Bu artışın sebebi olarak, modern hayatla birlikte değişen değerler ve bu değerlerin estetik anlayışımızda olan değişimi gösterilmektedir. Bununla birlikte estetik cerrahinin ilerlemesinde tıp ve bilimin de katkısı büyüktür. Peki eski çağlardan beri hayatımızda olan ve son zamanlarda önemli gelişmeler gösteren estetik amaçlı cerrahi müdahaleler nedir?

Estetik amaçlı cerrahî müdahaleler, kişinin görünüm bozukluklarını düzeltmek veya böyle bir görünüm bozukluğu mevcut olmasa bile kişinin daha güzel görünmesini sağlama amacına yönelik tıbbî müdahalelerdir. Burun düzelttirme, silikonlu protez taktırarak dudak veya meme büyültme veya meme küçültme, kulak küçültme veya kepçe kulak durumunu düzeltme, estetik karın germe (abdominoplasti) gibi müdahaleler estetik amaçlı cerrahi müdahalelerden birkaçıdır.

Estetik amaçlı cerrahi müdahaleler, tedavi amaçlı ya da güzelleştirme amaçlı olabileceği gibi hem tedavi hem de güzelleştirme amaçlı olabilmektedir.

Estetik amaçlı cerrahi müdahaleler, tedavi amaçlı gerçekleştirilen operasyonlardan farklılık göstermektedir. Söz konusu farklardan biri, hukuki ilişki anlamında ortaya çıkmaktadır. Tıbbi müdahalede hekim ile hasta arasında kurulan hukuki ilişki, bir sözleşme ilişkisidir. Tedavi amaçlı tıbbi müdahale, vekalet sözleşmesinin alanına girerken, güzellik amaçlı gerçekleştirilen estetik müdahale, eser sözleşmesi olarak nitelendirilmektedir.

Estetik amaçlı cerrahi müdahaleler, eser sözleşmesi niteliğinde olduğundan, müdahalede bulunan hekim, sonucu taahhüt etmektedir. Diğer tıbbi müdahalelerde hekimin özen yükümlülüğüne uygun davranması yeterliyken, estetik amaçlı tıbbi müdahalelerde ek olarak hekim, taahhüt ettiği sonucu meydana getirmekle yükümlüdür.

‘’…Sözleşme ile davacıya estetik müdahalelerde bulunulması kararlaştırılmıştır. Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin niteliği itibariyle hekim ile hasta arasında tedaviye ilişkin sözleşmeden farklı olduğu ve eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesini düzenleyen TBK’nın 470. maddesi uyarınca yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin edimi ise, karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir. Eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir…Burada sözleşme yapılmasının nedeni belli bir sonucun ortaya çıkmasıdır. Eser yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır…’’ (T.C. YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ E. 2018/18, K. 2019/930, T. 4.3.2019)

Estetik cerrah için, hasta ile arasındaki sözleşmeden doğan asıl borç, eseri taahhüt ettiği şekilde meydana getirmektir. Estetik cerrahın, asıl borcun yanı sıra yine bu sözleşmeden doğan ve asıl borcun yerine getirilmesine hizmet eden yan borçları da bulunmaktadır. Bu yan borçlar; teşhis koyma ve en uygun tedaviyi seçip uygulama, eseri bizzat yapma, hastayı aydınlatma, sadakat ve özen gösterme, kayda geçirme ve sır saklama borçlarıdır. Sözleşmeye uygun bir tedaviden söz edilebilmesi için, cerrahın asıl borç ile birlikte yan borçlarını da yerine getirmesi gerekmektedir. Peki güzellik amacıyla gerçekleştirilen estetik cerrahi müdahalelerde hekim, söz konusu yükümlülüklere uymadığı takdirde nasıl ve hangi şartlarda sorumlu tutulacaktır?

Güzellik amacıyla gerçekleştirilen estetik cerrahi müdahalelerde hekimin hukuki sorumluluğunun bazı şartları bulunmaktadır. İlk olarak hekimin sözleşmeye aykırı kast veya ihmal şeklinde kusurlu bir davranışının bulunması gerekmektedir, bu kusurlu davranış sonucunda hastanın bir zarara uğraması ve söz konusu davranış ile meydana gelen zarar arasında nedensellik bağının mevcut olması gerekmektedir. Bu şartlar sağlandığı takdirde hekimin hukuki sorumluluğundan bahsedilebilecektir. Örneğin; güzellik amacıyla gerçekleştirilen estetik cerrahi müdahalelerde; doğal görünmeyen, fazla kalkık, yüzle uyumlu olmayan burunlar, liposuction ameliyatlarında hastayı zayıflatmak amacıyla gerekenden çok daha fazla yağ çekilmesi, saç ekme işlemi neticesinde istenilen sonucun elde edilememesi gibi durumlarda, hekimin sorumluluğu ortaya çıkabilmektedir.

Sonuç olarak; güzellik amaçlı gerçekleştirilen estetik müdahaleler, eser sözleşmesi niteliğinde oldukları için, estetik ameliyatların sonucunun beklendiği gibi olmaması ve hastanın taahhüt edilen görünüme kavuşamaması durumunda müdahalede bulunan hekimin hukuki sorumluluğu ortaya çıkabilmektedir. Güzellik amacıyla gerçekleştirilen estetik cerrahi müdahaleler neticesinde hekimin kast veya ihmal şeklinde kusurlu bir davranışıyla zarar meydana gelmişse ve meydana gelen zarar ile hekimin eylemi arasında nedensellik bağı da mevcut ise, ortaya çıkan maddi ve manevi zararın tazmininin müdahalede bulunan hekimden talep edilmesi mümkün olabilmektedir.

Av. Şefik ZİROĞLU & Stj. Av. Neslihan Öykü ŞAHİN