Hekimlik mesleği, faaliyet alanı gereği insan ve toplum hayatı açısından büyük önem arz etmektedir. İnsan ve toplum hayatına bu kadar etki eden bir mesleğin, hukuki ve cezai düzenlemelerle sınırlandırılması kaçınılmazdır. Hekimin cezai sorumluluğu; hekimlik mesleğini icra ederken ya da mesleğin icrası dolayısıyla oluşan eylemlerden sorumluluğu ifade eder. Niteliği itibariyle her tıbbi müdahale, kişinin vücut bütünlüğünün ihlalini oluşturmaktadır. Bu nedenle de tıbbi müdahalelerin sınırlarını belirlemek önem arz etmektedir.

Tıbbi müdahaleler nedeniyle zarar meydana geldiği iddia edildiğinde, hekimler hakkında Cumhuriyet Başsavcılıklarında ceza soruşturması yürütülmektedir. Hekimler hakkında yapılan ceza soruşturması, diğer herkes gibi yürütülmekte olup bu konuda ayrı bir mevzuat bulunmamaktadır. Bunun yanında, soruşturmanın başlatılması bakımından özel hastanelerde ve devlet hastanelerinde çalışan hekimler arasında fark bulunmaktadır. Özel hastanelerde ve kendi muayenehanelerinde çalışan hekimler hakkında tıbbi müdahaleden kaynaklı bir zarar oluştuğu iddialarına dayanılarak direkt soruşturma başlatılabilmektedir. Ancak; devlet hastanelerinde çalışan ve kamu çalışanı olan hekimler hakkında tıbbi müdahaleden kaynaklı zarar oluştuğu iddialarına dayanılarak soruşturma başlatılması, mülki amirliklerce haklarında soruşturma izni verilmesi ile mümkündür.

Ceza hukuku bakımından klasik ayrımdan hareket edersek; suçun genel kurucu unsurları, biri maddi, diğeri manevi olmak üzere iki unsurdan ibarettir.

Ceza hukuku bakımından bir suç oluşabilmesi için; kanundaki tipikliğe uygun, hukuka aykırı ve kast ya da taksirle işlenen bir fiil söz konusu olmalıdır. Tipiklik, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşmesiyle meydana gelmektedir. Maddi unsur; kanunda öngörülen eylemin gerçekleştirilmesi, suç tipinde belirtilen sonucun meydana gelmesi ve hareket ile sonuç arasında nedensellik bağı bulunmasıdır. Manevi unsur ise; hareketin faile isnat edilebilmesi için gerekli olan kast ve taksir ögesidir. Buna göre suç teşkil eden fiil kusur yeteneğine sahip kişi tarafından kusurlu irade ile gerçekleştirilmelidir.

Suçun maddi ve manevi unsurlarına, kanundaki tipikliğe uygun olan eylem, aynı zamanda hukuka aykırılık unsurunu da taşır, hukuka aykırılık suçun yapısal unsurlarından biridir. Ancak hukuka uygunluk nedeni bulunması halinde, hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmez.

Tıbbi müdahalenin yetkili hekim tarafından yapılması, tıbbi müdahale için hastanın rızasının alınması, hastanın tıbbi müdahale konusunda bilgilendirilmesi (aydınlatılmış onam), hekimin tıbbi müdahaleyi dikkat ve özen yükümlülüğü ilkesine uygun gerçekleştirmesi gibi durumlar hekimlik mesleğinin icrasında hukuka uygunluk nedenleri olarak kabul edilmektedir.

“Tıp mesleğini icraya yetkili kişi tarafından, tıbben kabul görmüş ilke ve esaslar çerçevesinde, yasaların öngördüğü amaçlarla, aydınlatılmış kişiden alınan rıza üzerine yapılan tıbbi müdahale, hukuka uygun olduğundan doğan zararlı sonuçtan failin sorumlu tutulması mümkün değildir…” (T.C. YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ, E. 2013/11225, K. 2013/15909, T. 11.6.2013)

Hekim, gerçekleştireceği tıbbi müdahalelerde tedavi amacıyla hareket etmelidir. Hekimin tedavi amacı dışında bir amaçla hareket etmesi halinde kasti sorumluluğundan bahsedilebilecektir. Hekim, tedavi amacı taşımadan, öldürmek ya da sağlık durumunun kötüleştirmek amacıyla hareket ettiği takdirde kasten öldürme ya da fiiline uyan diğer suçlardan sorumlu olacaktır. Hekimin kast ile işlediği suçlarda sorumluluğu diğer herkes gibi olacaktır.

Hekim, gerçekleştireceği tıbbi müdahalelerde, kendisinden beklenen olası risklere karşı gerekli dikkat ve özeni göstermeli, olası risklere karşı gerekli önlemleri almalıdır. Buna göre hekim gerekli dikkat ve özeni göstermediği takdirde ceza hukuku kapsamında taksir ile sorumluluğu doğabilecektir.

“…Kusurlu bir tıbbi müdahale sonucunda, hastanın sağlığının zarar görmesi veya yaşamının sona ermesi halinde, tıbbi müdahaleyle doğan sonuç arasında illiyet bağı bulunmakta ise, aydınlatma ve rıza koşulu gerçekleşmiş olsa dahi, müdahaleyi yapan hekim, taksirle yaralama veya öldürme suçlarından sorumlu olacaktır…” (T.C. YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ, E. 2013/11225, K. 2013/15909, T. 11.6.2013)

Sonuç olarak hekim, mesleğini icra ederken üzerine düşen dikkat ve özen yükümlülüğünü eksiksiz olarak yerine getirmeli ve tıbbi müdahalenin hukuka uygunluk şartlarına riayet etmelidir. Aksi halde hekimin hukuki ve cezai sorumluluğu ortaya çıkabilecektir.

Av. Şefik ZİROĞLU & Stj. Av. Neslihan Öykü ŞAHİN